BIR YOLCULUK BASLIYOR

BIR YOLCULUK BASLIYOR

Thursday, March 29, 2007

BIR KISA SOLUK

bir sehri tanimak icin en az 6 ay gerekiyormus anladim..sokaklarda kaybolmadan dolasmak icin, ya da bir dukkanda soluklanip iki sohbet etmek icin en az 6 ay gerekiyormus..bir yasami yeniden kurmak icin en az 6 ay gerekiyormus anladim..bilmeden sectigim bu sehirde artik ben de onlar gibi yasiyorum.Yemeklerimi onlar kadar gec yiyip kahvaltiyi kahve ile gecistiriyorum. Oglen 16 seritli ana caddede beklerken deli gibi giden otobus soforlerine onlarla ayni anda kufrediyorum..Sonra aksam ustu yolum trafiga kapali Florida caddesinde palyocalar,yagli boya resim satan seyyar saticilar arasindan geciyorum.Bir dukkandan yukselen tango ezgileri beni digerine kadar tasiyor..Yoruluyorum.Bu sehrin karmasikligi yoruyor insani. 19.yy mimarisi olaganustu binalarin yaninda aynali pancereli modern binalari gormek insani yoruyor. Ekonomik krizden sonra ucak bileti,ev kirasi gibi giderlerin turistler icin iki kati olmasi yoruyor. Supermarkette ya da kafeteryada beklerken sohbetin hizmetten once gelmesi yoruyor.Askeri rejimlerce ahlaki bozuyor diye yasaklanan tangonun kendilerinden daha cok turistlerce benimsenmesi yoruyor.Ulkenin butununu yansitmayan bir Avrupa esintisi yoruyor insani.Avrupa kokenli ailelerin sehrinde Latin kokenlilere vize gerekiyormus gibi davranilmasini gormek sizi yoruyor.Ama sonra alisiyor insan. Her buyuk sehir binbir surat barindiriyor icinde. Her ulkenin bir vitrin sehri var elbet.Burasi da oyle...Tum ekonomik krizlere ragmen ayakta kalmaya devam ediyor...Sicak,konuskan insanlari tanidik geliyor.Maco erkekler ve bagimli kadin modelleri size tanidik geliyor. Olumsuzluklara ragmen yasami girgira almalari tanidik geliyor.Kendine ozgu yasam bicimleri ilginizi cekiyor...Aksam is cikislari bir picada tabagi (kasar peynir,sucuk dilimleri) ve bir bardak soguk bira ile sorunlar unutuluyor. Tiyatrolari, sinemalari , hemen her kosedeki ucretsiz sanat gosterileri,24 saat calisan otobusleri,cogunlugun butcesine uygun yemek-icmek kulturu ile bu sehir yasiyor. Aksam en erken 21.45 gibi bir restauranta gidip,eskiden hemen hic alisik olmadigim orta pismis leziz bir biftek ile ev sarabi soyluyorum. Biliyorum ki;dunyanin en lezzetli bifteklerini burada yiyorum.Cebimi yakmayan hesabi odedikten sonra,dusunuyorum ve "iyi ki geldim diyorum. Bu zamani iyi ki kendime tanidim..bana kendimle kalmayi,kendimi bulmami ve yasami oldugu gibi kabul etmeyi ogretti..Dondugum yerde hicbir sey degismedi biliyorum.Sadece belki ben degistim.. kimbilir..

No comments: